Posts

Showing posts from August, 2022

BİR PROPAGANDA MI? - YEŞİL GECE

Image
"Eski bir taş köprü ile dere geçildikten sonra fakir mahallelere giriliyor ve sefalet bütün dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyordu. Ortalarından akan çirkef sularında yarı çıplak çocuklarla çamurlu köpekler oynayan eğri büğrü sokaklar... Tezekle çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülü penceresiz kulübeler..." Tanzimat'tan Cumhuriyet'e kadar olan savaşların birebir muhatabı Anadolu'nun sıradan halkıydı. Bu sessiz çoğunluk kendisine dayatılmaya çalışılan tüm ideolojilerden bağımsız olarak düşmana karşı göğsünü siper etmiş, vatanını canı pahasına savunmuştu. Reşat Nuri Güntekin'in halkın bu kahramanlığını göz ardı ettiği tartışmalarına yol açan Yeşil Gece;   Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet'in ilk yılları ve yenileşme hareketlerini anlatır.     REŞAT NURİ GÜNTEKİN Yazar 1889'da İstanbul'da doğdu. Çocukluğu, askeri doktor olan babasıyla Anadolu'yu şehir şehir dolaşmakla geçti. İstanbul'da Saint Joseph Lisesi, sonra da Darülfünun Edebiyat bölümünde

UNUT(TUR)ULMUŞ BİR ROMAN: ZANİYELER

Image
"Bu gece nâzırlarından tulumbacılarına kadar bütün İstanbul burada, operetin bir kubbesi altında toplanmıştı. Mideler tok ve gözler yeni içilmiş içki kadehleriyle baygın ve hazla doluydu. Oysa düşünüyordum ki şu dakikada, alkışların operet kubbesinde uzun uzun çınladığı şu dakikada Irak'ta, Erzurum'da, Galiçya'da kaç bin asker, kaç bin genç yaralanıyor, ölüyordu. Ölüyordu, namsız ve nişansız bir ölümle, inlemeksizin, hatta feryat ve şikayet etmeksizin..." 1900'lü yılların başları; Balkan Savaşları'nın, I. Dünya Savaşı'nın getirdiği siyasi ve ekonomik sıkıntılar bir yana, Batılılaşma sorununun etkisiyle ahlaki değerlerin hızla çöktüğü yıllardı. Bu sancılı dönemin roman yazarları çoğunlukla ahlaki çöküşe odaklanmışlardı.  Bir devrin hikâyesi, tarih kitaplarından çok romanlarda gizlidir. Salahattin Enis'in Zaniyeler romanı, I. Dünya Savaşı yıllarının cephe gerisindeki İstanbul'undan, ahlaksızlıklardan  bir kadının günlüğü üzerinden kesitler sunar

ÜÇ NESLİN ROMANI: KİRALIK KONAK

Image
"Sonra redingot devri geldi ve redingotu içinden yarı uşak, yarı kapıkulu, riyakâr, adi bir nesil türedi. Bunların elinde İstanbul'da konak hayatı birdenbire köşk hayatına intikal ediverdi. Ne yaşayışın, ne düşünüşün, ne giyinişin üslubu kaldı; her şey gelenek dışına çıktı; her beyni tatsız ve soysuz bir Arnuvo ve bir Rokoko merakı sardı; binalarımız, eşyalarımız, elbiselerimiz gibi ahlakımız, terbiyemiz de rokokolaştı." Tanzimat rüzgârının esintisi II. Meşrutiyet sonrasında yeni bir neslin türemesine yol açmıştı. Gelenekten kopmuş, köksüz, taklitçi, kafası karışık, adeta evini kaybetmiş bir nesil... Çöken bir imparatorluk ve bu enkazın altındaki insanlar... Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak romanında bu evsizliğin hikâyesini anlatıyor.      YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU: 1889'da Kahire'de doğan Yakup Kadri, ilk öğrenimine ailesiyle birlikte altı yaşındayken gittiği Manisa'da başladı. 1903'te İzmir İdadisine girdi. Ömer Seyfettin, Şahabettin Süleyman ve