İLK EDEBİ ROMAN: İNTİBAH
"İntibah", Türk edebiyatının ilk edebî romanı. Dolayısıyla her ilkte olduğu gibi İntibah'ta da kusurlar var. Namık Kemal, kendi yarattığı karakterler arasında taraf tutmaktan geri durmuyor. Bu taraf tutma durumu roman ilerledikçe çekilmez bir hal alıyor.
Yazının devamında içerikle ilgili bilgiler yer almaktadır!
Namık Kemal kahramanlarının psikolojik durumlarını tahlil etmiş, onlara bağlı olaylar yaratmış ve bu olaylar yeni psikolojik tahlillere zemin olmuştur. Ancak Namık Kemal, yer yer bu gidişi aksatarak kendi canlandırdığı şahıslara karşı tavır almıştır. Duygularını kullandığı kelimelere yansıtmıştır. Örneğin; Ali Bey'i aptallıkla suçlarken Mahpeyker için küfür etmekten çekinmemiştir. Dilaşup karakteri ise güzellik ve ahlak yönünden daima övülmüştür. Böylece Namık Kemal'in bir hikaye anlatıcısı olan konumu bir ahlakçı ile yer değiştirmiştir.
Namık Kemal seçtiği kelimelerle, yarattığı iki kadın kahramandan Dilaşup'u tercih ettiğini, Mahpeyker'dense nefret ettiğini gösterir. Ancak onun bu tavrı okuyucuda ters teper. Çünkü Namık Kemal ne yaparsa yapsın, Mahpeyker kendisini okuyucuya sevdirmeyi başarır. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyimi ile: "Mahpeyker romanın en canlı karakteridir." Çünkü okuyucunun içselleştirebildiği tek karakter odur. Onu kötü yapan yaşadıklarıdır ve romandaki hırsları oldukça gerçekçidir. Namık Kemal'in övgüler dizdiği Dilaşup ise aşırı masumiyetiyle okuyucuya sadece itici görünür.
Namık Kemal'in yarattığı Mahpeyker, edebiyatımızdaki "ölümcül kadın"ın prototipi sayılabilir. Bu kadının kökeni Hançerli Hanım hikâyesini de içeren 17. yüzyıla ait bir grup meddah hikayesinde yatar. Zaten Namık Kemal, romanını yazarken Batı edebiyatından etkilendiği gibi eski Türk edebiyatını da kullanır. Her bölümün başındaki Türkçe veya Farsça beyitler ve romanın başlangıcındaki Çamlıca tasvirinin kaside nesibini andırması yazarın klasik şiir geleneğinden kopamadığının delilidir. Bunlar romantizm akımı ile yazılmış bir romana yakışmaz.
BİRKAÇ NOT:
Romanın bir bölümünde Ali Bey, annesine: "Nineceğim!" der. Bu kelime o dönemlerde "anneciğim" kelimesi ile eş değermiş.
Namık Kemal, "melankoli"ye "karaduygu" diyor. Ne müthiş bir kelime!
Yararlandığım Kaynaklar:
İnci Enginün - Tanzimattan Cumhuriyete Yeni Türk Edebiyatı
Berna Moran - Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış (Cilt 1)
Yazının devamında içerikle ilgili bilgiler yer almaktadır!
Namık Kemal kahramanlarının psikolojik durumlarını tahlil etmiş, onlara bağlı olaylar yaratmış ve bu olaylar yeni psikolojik tahlillere zemin olmuştur. Ancak Namık Kemal, yer yer bu gidişi aksatarak kendi canlandırdığı şahıslara karşı tavır almıştır. Duygularını kullandığı kelimelere yansıtmıştır. Örneğin; Ali Bey'i aptallıkla suçlarken Mahpeyker için küfür etmekten çekinmemiştir. Dilaşup karakteri ise güzellik ve ahlak yönünden daima övülmüştür. Böylece Namık Kemal'in bir hikaye anlatıcısı olan konumu bir ahlakçı ile yer değiştirmiştir.
Namık Kemal seçtiği kelimelerle, yarattığı iki kadın kahramandan Dilaşup'u tercih ettiğini, Mahpeyker'dense nefret ettiğini gösterir. Ancak onun bu tavrı okuyucuda ters teper. Çünkü Namık Kemal ne yaparsa yapsın, Mahpeyker kendisini okuyucuya sevdirmeyi başarır. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyimi ile: "Mahpeyker romanın en canlı karakteridir." Çünkü okuyucunun içselleştirebildiği tek karakter odur. Onu kötü yapan yaşadıklarıdır ve romandaki hırsları oldukça gerçekçidir. Namık Kemal'in övgüler dizdiği Dilaşup ise aşırı masumiyetiyle okuyucuya sadece itici görünür.
Namık Kemal'in yarattığı Mahpeyker, edebiyatımızdaki "ölümcül kadın"ın prototipi sayılabilir. Bu kadının kökeni Hançerli Hanım hikâyesini de içeren 17. yüzyıla ait bir grup meddah hikayesinde yatar. Zaten Namık Kemal, romanını yazarken Batı edebiyatından etkilendiği gibi eski Türk edebiyatını da kullanır. Her bölümün başındaki Türkçe veya Farsça beyitler ve romanın başlangıcındaki Çamlıca tasvirinin kaside nesibini andırması yazarın klasik şiir geleneğinden kopamadığının delilidir. Bunlar romantizm akımı ile yazılmış bir romana yakışmaz.
BİRKAÇ NOT:
Romanın bir bölümünde Ali Bey, annesine: "Nineceğim!" der. Bu kelime o dönemlerde "anneciğim" kelimesi ile eş değermiş.
Namık Kemal, "melankoli"ye "karaduygu" diyor. Ne müthiş bir kelime!
Yararlandığım Kaynaklar:
İnci Enginün - Tanzimattan Cumhuriyete Yeni Türk Edebiyatı
Berna Moran - Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış (Cilt 1)
ellerine sağlık . ben bu seviyorum senin sayende İntibah kitabı ı daha çok seviyorum.
ReplyDelete