TARİHİN İZİNDE: SULTAN HAMİD DÜŞERKEN



 "İstibdatı yıktık, her şeye hakim olduk, diyoruz. Hakikatte ise disiplinsiz, bilgisiz, hazırlıksız bir avuç insandan ibaretiz... Büründüğümüz, arkasına gizlendiğimiz esrar perdesi altında hiç de kuvvetli olmadığımızı sezenler var, sezenler artıyor."


Geçmiş dönemlerin ruhunu tanımlamak zor bir iştir. İşte bu noktada devreye özellikle edebiyat ve romanlar girer. Tarihsel dönüşümlerin yaşandığı toplumsal çerçevede bireyi o döneme özgü koşullar içine yerleştiren romanlar, elverişli birer kaynaktır. Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken adlı romanı bu anlamda Türk okuru için önemli bir kaynaktır.


    NAHİD SIRRI ÖRİK:


Üst düzey bir devlet görevlisi ve aynı zamanda yazar olan Hasan Sırrı Bey'in oğlu olarak 1895'te, İstanbul'da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesini yarıda bırakarak kendi kendini yetiştirdi. 1915'ten 1928'e kadar Tiflis, Berlin, Paris, Roma, Viyana gibi şehirlerde yaşadı. İlk öyküsü Paris'te çıkan bir dergide Fransızca olarak yayımlandı. 

Türkiye'ye döndükten sonra Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Yaptığı çeviriler ve makalelerle geçimini sağladı. Öykü ve romanlarında Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyet Dönemi'ne geçiş sürecindeki insanları konu edindi. 


    SULTAN HAMİD DÜŞERKEN:


---------içerik uyarısı---------

"Paşa, ziyadesiyle yorgun görünüyordu ve İzzet Hanımefendi'nin yanında her şeyi bermutad pembe ve sakin bir şekilde tasvir ettikten sonra, kızı ile yalnız kalınca vaziyeti olduğu gibi anlattı."


II. Abdülhamit'in meşrutiyeti kabul etmesiyle eski dönemin sembolleşmiş paşaları arasında bir temizlik faaliyetine girişilir.  İttihat ve Terakki'nin gazetesi Servet-i Fünûn'da Mehmet Şahabettin Paşa hakkında suçlamalar bulunmaktadır. Kendisiyle ilgili bu şekilde haberler yazan gazetelere öfkelenen Mehmet Şahabettin Paşa, bir düzeltme yazısı yazarak kızı Nimet Hanım'la İttihat ve Terakki'nin merkezi konumunda bulunan Servet-i Fünûn gazetesine gönderir. 

Babası gibi hırslı bir kişiliği olan Nimet, Şahabettin Paşa'nın iyi niyet mektubunu götürdüğü gazetede Şefik Bey'i etkiler ve kendisine âşık eder. İttihatçı subaylardan olan Şefik Bey, Şahabettin Paşa'nın yalısına giderek paşanın Ayan Meclisine girmesi, kendisinin de mebus seçilmesi şartlarını kabul ederek yalıdan ayrılır. 

---------içerik uyarısı---------


Fethi Naci, Nahid Sırrı'nın bir dönemi anlatırken Abdülhamit ve Hareket Ordusu'nun gelişini haklı çıkarmaya çalıştığını belirterek onu eleştirir. "Nahid Sırrı'nın aklı da kalbi de Abdülhamit'ten yanadır." der. Ama bunun, tarihsel dönemi tüm gerçekliğiyle yansıtmasına engel olmadığını söyleyerek romanın hakkını vermiştir. 


---------içerik uyarısı---------

"Her şeye hakimiz, hükümetteki eskileri ancak bizden emir almaları şartıyla tutuyoruz, diyoruz. Halbuki onları tutuşumuz bizzat iş başına gelecek halde bulunmayışımızdan ileri geliyor."


Şefik, Nimet'le evlenip içgüvey olarak yalıya yerleşir. Bir süre sonra Mehmet Şahabettin Paşa tüm servetini kızına bırakarak vefat eder. Bu sırada hükümet kargaşa içindedir. Şefik, İttihat ve Terakki'deki davasından yavaş yavaş soğumaya başlamıştır ve Nimet Hanım'ın yönlendirmeleriyle nezaret için saray oyunları oynamaya başlar. Şefik'in bu hırsı arkadaşları tarafından duyulur ve bu, hiç hoş karşılanmayarak ona karşı bir güvensizliğe sebep olur.

---------içerik uyarısı---------


1957 yılında yayımlanmış olan Sultan Hamid Düşerken, Türk toplumunun önemli değişim evrelerinden biri olan II. Meşrutiyet Dönemi'nin çalkantılı siyaset yaşamı içerisindeki değişik toplumsal katmanlardan bireylerin hem siyasi mücadelelerine hem de davranışlarına, bilinç durumlarına ve kişilik özelliklerine odaklanır. Romandaki kişiler bu siyasi mücadelenin çeşitli taraflarını temsil etmek üzere kişilik  özellikleri, tutkuları, arzuları, zayıflıkları, iç hesaplaşmaları ve akıl yürütmeleri içinde ortaya konmuştur. 

Romanın en önemli özelliği siyasal ve toplumsal değişimle bireysel durumların iç içe geçmiş olmasıdır. Hilmi Yavuz, Örik'in tiplerinin bu yönüyle bir Balzac, Dostoyevski tipini andırdığını söyler. Enis Batur da Kıskanmak için yazdığı bir yazıda, eserlerindeki karamsar ve kötümser havadan dolayı onun eserlerinde bir "Kötülük Çiçeği" yani bir modernin gizli olduğunu söyler. 


---------içerik uyarısı---------

"İttihat ve Terakki ile arasında bir duvarın yükseldiğini Şefik biliyor, bundan dolayı herhangi bir endişe duymuyordu. O yıkılmış binanın enkazını korumayı asla düşünmüyordu."


Yeni kabineyi Tevfik Paşa kurar. Şefik Bey, dahiliye nazırlığına getirilir. İttihatçılar, Sultan Hamid'i tahttan indirmek için İstanbul'a gelirler. Şefik Bey Nimet Hanım'ın yönlendirmelerine uyarak, padişahla konuşarak kendisini koruyabileceğini ancak kendisine harbiye ve bahriye nazırlıklarını vermesini şart tutar. Padişah, Şefik Bey'in cüretinden hayrete düşerek onu kesin bir dille reddeder. 

---------içerik uyarısı---------


Şefik; Mehmet Şahabettin Paşa'nın genç ve güzel kızı Nimet'le evlenmeden önce onurlu, çalışkan ve idealist bir askerdir. Roman boyunca Şefik'in değişimine, adeta karısının hırsının kurbanı oluşuna tanık oluruz. Nahid Sırrı, böylelikle İttihat ve Terakkiciler ile  geleneksel Osmanlı bürokrasisi arasında bir fark olmadığını göstermek ister gibidir. 

Türk tarihinin önemli değişim hareketlerinden biri olan Jön Türkler Hareketi; kutsallığa, erdemliliğe, soyluluğa karşı bir bayağılaşmayı mı temsil eder yoksa insanın sınırlarını zorlayarak kendi kaderini tayin etme gücünü yani bir çeşit sınıf hareketini mi? Yazar bu iki görüşü, romanında eksi ve artılarıyla incelemiştir.


---------içerik uyarısı---------

"Sabah, yaklaşıyordu. Bu gece bütün başka gecelerden farksızmış gibi saatler aynı intizam ve ittırad ile ilerlemişler, birbirlerinin yerlerini almışlardı."


Durumu öğrenen Nimet, kocasını İstanbul'a gelen Hareket Ordusu'na katılması ve padişaha karşı tavır alması yönünde yönlendirir. Şefik yine karısının yönlendirmesine uyarak Hareket Ordusu'na katılmak için yola çıkar. Fakat Nimet, yanlış bir karar verdiğini anlamıştır. 

Şefik Bey, bir Rus gemisiyle Odessa'ya doğru yola çıkarak İstanbul'dan ayrılır. Rusya Sefareti'ne sığınır. Ayastefanos'ta yakalanan Şefik'in padişahla görüştüğü öğrenilmiştir. Şefik, yakında yargılanacaktır. 

---------içerik uyarısı---------


Tahir Alangu, Sultan Hamid Düşerken için "nesnel, rahat ve heyecansız" değerlendirmesini yapar. Ona göre bunun sebebi, yazarın tarihçi kimliğidir. Pek çok eleştirmene göre ilk başarılı tarihi roman sayılan Sultan Hamid Düşerken'in yazarı hakkında Sırma Köksal, "Nahid Sırrı'nın ilk cümleleri birer açılış cümlesi olma özelliği taşır." der ve daha ilk cümleden bir hikâyeci ile karşı karşıya olduğumuzu anladığımızı söyler. 

Sultan Hamid Düşerken'de Nahid Sırrı Örik, benzeri Üç İstanbul romanında Mithat Cemal'in yaptığı gibi son yüzyılın en çalkantılı dönemini güçlü karakterler üzerinden yansıtmayı başarmıştır. Geçtiğimiz yıllarda sinemaya da uyarlanan bu derinlikli roman, Türk edebiyatının klasikleri arasında yer almayı çoktan hak etmiştir.


Sultan Hamid Düşerken bir müzik olsaydı:










Comments

Popular posts from this blog

TÜRKÇE YAZILMIŞ İLK ROMAN: TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

BİR İDEOLOJİNİN ROMANI: TURFANDA MI YOKSA TURFA MI

YANLIŞ BATILILAŞMA: FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ