ÇOK SATAN (!): KÜRK MANTOLU MADONNA

 



Bazı yazarlar mücadele için doğmuş gibidir. Onların eserleri kendinden sonrakilere emsal teşkil etsin diye daha yüce bir kalem tarafından yazılmış gibidir adeta. Yazdıkları ve yaşamıyla, ne eksik ne fazla, bir Türk gerçeğini ortaya koyan Sabahattin Ali de işte bu yazarlardandı.


"Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır. Benim de Raif Efendi'yi daha yakından tanımam sadece bir tesadüf eseridir."


    SABAHATTİN ALİ:

25 Şubat 1907'de Gümülcine'de doğdu. İstanbul İlköğretmen Okulunu bitirdi. Yozgat'ta bir yıl öğretmenlikten sonra 1928 yılında Milli Eğitim Bakanlığınca Almanya'ya gönderildi. 1930'da döndükten sonra çeşitli illerde Almanca öğretmenliği yaptı. 1932 yılında Konya'da bulunduğu sırada bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklandı. Bir yıla mahkum olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yattı. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğünde memurluk ve devlet konservatuarında dramaturgluk yaptı. 

1945'te bakanlık emrine alındı. İstanbul'da Marko Paşa adlı mizah gazetesini çıkardı. 1948'de bir yazısı yüzünden tutuklandı, üç ay kadar hapis yattı. Hapisten çıkınca sürekli izlendiği için yurt dışına kaçmayı istedi ancak Bulgaristan sınırında fail-i meçhul bir cinayetle öldürüldü. 

41 yıllık yaşamında ağırlıklı olarak öykü türünde eser veren Sabahattin Ali, 1937'de basılan Kuyucaklı Yusuf romanıyla, yüz temel eser listesindedir. Yazarın başyapıtlarından biri olarak kabul edilen Kürk Mantolu Madonna ise İngilizceye çevrilmiştir.


    KÜRK MANTOLU MADONNA


-----------içerik uyarısı-----------

"Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?"


Roman, Rasim adlı genç bir memurun yeni başladığı işinde aynı odayı paylaştığı Raif  Bey ile tanışmasıyla başlar. Raif Bey kimseyle konuşmayan, ona verilen Almanca metinlerin çevirileriyle uğraşan, hemen herkesin onu azarlamasına karşı sessizliğini koruyan, içine kapanık bir ihtiyardır. Ayrıca Raif Bey'in sürekli çekmeceden çıkarıp gizlice okuduğu bir defter vardır. Rasim'in Raif Bey'den bu gizemli defteri öğrenme çabaları bir sonuç vermez. 

Raif Bey'in hastalığından dolayı işe gelmediği bir gün, yapması gereken çevirileri eve Rasim götürür. Bayağı kalabalık bir ailede baskı altında yaşadığını görür ve Raif Bey'e acır. O günden sonra arkadaş olurlar. 

Hastalığının iyice arttığı bir dönemde Raif Bey, Rasim'e çekmecesindeki defteri yakmasını söyler. Merakına yenilen Rasim ise defteri okumaya başlar. 

-----------içerik uyarısı-----------


Sabahattin Ali, öyküleriyle tanınan bir yazar. Sait Faik ile karşılaştırılıp toplumcu-gerçekçi olarak bilinir. Oysa Kürk Mantolu Madonna romanı bireysel yönü ağır basan bir roman, Raif Bey gibi sıradan görünen bir memurun içinde kopan fırtınaların ve yalnızlığının romanı.


-----------içerik uyarısı-----------

"Fakat mademki bir kere yazmaya karar verdim, her şeyi sükûnetle ve baştan anlatmalıyım... Bu takdirde birkaç sene, hatta on on iki sene geriye gitmek lazım... Belki de on beş... Fakat sıkılmadan yazacağım... Belki manasız tafsilat arasında asıl korkunç tarafları boğmak, onların tesirinden kurtulmak mümkün olur. Belki yazacaklarım yaşadıklarım kadar acı olmaz ve ben biraz ferahlarım."


Rasim'in yakmayıp okuduğu defter, Raif Bey'in hayatının bir dönemini anlattığı günlüğüdür. Raif Bey eskiden zengin babasının okutmak istediği; ancak roman okumak, hayal kurmak ve resim yapmak dışında hiçbir şeye ilgisi olmayan bir gençtir. Okumayacağını anlayınca kendisi de sabunculukla uğraşan babası, onu Avrupa'daki sabun fabrikalarında işi etraflıca öğrenmesi için Almanya'ya gönderir. 

Raif Bey bir pansiyon kiralar ve hayatına burada devam etmeye başlar. Babasının dediği gibi bir sabun fabrikasına girer. Bir gün caddede gezerken bir resim sergisine denk gelir. Resimleri incelerken çok sıradan olduklarını düşünür. Ta ki Maria Puder'in "Kürk Mantolu Madonna" resmine kadar. 

-----------içerik uyarısı-----------


Roman sıradan bir memurun, bir diğer sıradan memuru anlatması şeklinde ilerlerken birdenbire Avrupa sokaklarında gizemli bir maceraya dönüşür. Füsun Akatlı'ya göre Kürk Mantolu Madonna, II. Dünya Savaşı'nı önceleyen yıllarda yaşanmış tutkulu ve marazi bir aşkı eksen alırken yarattığı etki ve atmosferiyle Gogol ve Dostoyevski'nin çağrışımlarını taşıyan bir romandır. Yazarın, romanın içinde Raif Bey'e: "Üzerimde en çok tesir bırakanlar Rus muharrirleriydi." dedirtmesi de bunu göstermektedir. 


-----------içerik uyarısı-----------

"Ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum. Onda Halit Ziya'nın Nihal'inden, Vechi Bey'in Mehcure'sinden, Şövalye Büridan'ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum Kleopatra'dan, hatta mevlit dinlerken tasavvur ettiğim Muhammed'in annesi Âmine Hatun'dan birer parça vardı. O benim, hayalimdeki bütün kadınların bir terkibi, bir imtizacıydı."


Raif Bey'in sergide karşısında mıhlanıp kaldığı resim, Maria Puder adında bir kadının otoportresidir. Raif Bey neredeyse resme âşık olmuştur. Yemek yerken, yürürken, kitap okurken, çalışırken, devamlı onu düşünür. Sergiye her gün uğrar ve resmin karşısında saatlerce durup onu izler. 

Bir gün yine dikkatlice resmi izlerken bir kadın yanına yaklaşır ve ona resmi nasıl bulduğunu sorar. Resme dalmış olan Raif Bey, kadınla ilgilenmez. Halbuki bu kadın Kürk Mantolu Madonna'nın ta kendisi olan Maria Puder'dir. 

-----------içerik uyarısı-----------


Roman Rasim adlı birinin ağzından başlasa ve tüm akışın yönünü değiştiren en önemli etken Maria Puder olsa da aslında tek bir adamın, Raif Bey'in hikâyesidir. Onun tutkularını, aşkını, yalnızlığını, hayata karşı duruşunu, melankolisini okuruz. Raif Bey'in, kendisi de iki yıl Almanya'da yaşamış Sabahattin Ali'den ne kadar iz taşıdığı ve bu aşk macerasında bir gerçeklik payı olup olmadığı ise meçhuldür.


-----------içerik uyarısı-----------

"Dün akşam gördüğümün bir hayal, sarhoş kafamın bir vehmi olduğunu kendime bu kadar telkin ettiğim halde işte şimdi burada onu, o kadını, belki de hayali bekliyordum. Sabahtan beri kurduğum binanın yerinde yeller esiyordu. Ben gene eskisi gibi dünyadan uzak ve daima tasavvurlarımın ve iç dünyamın bir oyuncağıydım. Tam bu sırada meydanın ortasından geçip bulunduğum sokağa doğru gelen bir insan gördüm."


Bir gece Raif Bey yolda yürürken bir kadın görür. Kürk Mantolu Madonna'sına benzetir ve peşinden gider ama onu yakalayamaz. Sonraki gece aynı yerden geçer umuduyla orada beklemeye başlar. Gerçekten de umduğu gibi olur. Bu sefer onu kaybetmeye niyeti yoktur. Dikkatlice takip eder ve onun bir gece kulübüne girdiğini görür. Kadının ardından gece kulübüne adımını attığında Raif Bey için artık geri dönüşü olmayan bir macera başlayacaktır. Bu, onun hayatının dönüm noktasıdır. 

-----------içerik uyarısı-----------


Sabahattin Ali'nin süssüz, sade dili özellikle Raif Bey'in defterinde şiirsel bir üslup kazanır. Füsun Akatlı Kürk Mantolu Madonna'yı Türk anlatı edebiyatının küçük ve zarif mücevheri olarak niteler. Özellikle son yıllarda Kürk Mantolu Madonna adının "çok satanlar" listesinde karşımıza çıkması Türk okurunun bu mücevheri yeniden keşfetmesinin bir göstergesi olabilir. 

Peki neden bu kadar çekici geldi bu kitap? İki sebebi olabilir. Birincisi kendi rutinleri içinde hapsolmuş, kendini sıradan gören insanların umutlarını besleyen bir hikâye olması. Bir taraftan da çevrelerindeki sıradanlıklarından bunalan insanlara farklılık umudu veriyor olması. Bütün bunlar dışında günümüzün tüketim toplumlarına bu aşk hikâyesinin samimi gelmesi ve artık böyle hikâyelerin yaşanmıyor olması da bu durumun bir etkenidir.

"Çok satan" sıfatı genellikle edebiyat eserlerine pek yakıştırılmaz. Çabuk tüketilip çabuk unutulacak kitaplar görmeye alışkınız o raflarda. Hem edebi ve düşünsel değeri olan hem de artık bir "çok satan" olan Kürk Mantolu Madonna, bu yönüyle teamüllere aykırı bir kitaptır. Onun teamüllere aykırı olmasını bir toplumun, erken kaybettiği haysiyet sahibi bir yazardan dilediği mütevazı özre sayabiliriz belki de, kim bilir?


Kürk Mantolu Madonna bir müzik olsaydı:









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKÇE YAZILMIŞ İLK ROMAN: TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

BİR İRONİNİN ROMANI: SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ

BİR İDEOLOJİNİN ROMANI: TURFANDA MI YOKSA TURFA MI