"EZEN"LERİN KUKLASI: MURTAZA

 


"Yukarıda Allah, Ankara'da devlet, hem de hükümetse burada da Murtaza vardı. Murtaza'ysa değildi herhangi bir bekçi. Kurs gördükten başka, almıştı amirlerinden takdirname bile. Bir kedi, murdar bir kedi bozamazdı Murtaza'nın mahallede kurduğu disiplini."


Ezen-ezilen mücadelesi ezeli bir mevzu. Üstelik muhatapları sadece ezen otorite, ezilen halk ya da ezen zengin, ezilen fakir şeklinde değil. Arada, bir de kendisi ezildiği halde ezenden taraf olup kendi halkını ezmede kukla olanlar var. İşte Orhan Kemal'in Murtaza'sı böyle bir karakter olarak karşımıza çıkar.


    ORHAN KEMAL:


1914'te Adana'da doğdu. Milletvekili olan babası sayesinde rahat bir yaşam sürdü. On altı yaşındayken babasının Suriye'ye kaçmasıyla hayat mücadelesi başladı. İki yıl Suriye'de bulaşıkçılık ve matbaacılık yaptıktan sonra sürgünlüğe dayanamadı. Ailesini bırakıp tek başına döndüğü Adana'da, fabrikalarda işçilik yaptı. Fabrikada tanıştığı bir kızla evlendi. Askerliğini yaparken Nazım Hikmet ve Maksim Gorki okuması nedeniyle beş yıl ceza aldı. Hapiste bizzat tanıştığı Nazım Hikmet'in toplumcu görüşlerinden etkilendi. Bu arada ilk öykülerini yayımlamaya başladı. 1943 yılında tahliye olduktan sonra Adana'da hamallık gibi işlerde çalıştı. 1950'de ailesiyle beraber İstanbul'a yerleşti. Ömrünün sonuna kadar kitap ve makale yazarak geçimini sağladı. 

Orhan Kemal 1970'te vefat ettiğinde arkasında yirmi yedisi roman olmak üzere kırk altı eser bırakmıştır.


    MURTAZA:


---------içerik uyarısı-------------

"Var idi arslan yavrusu arslan dayım Hasan Kolağası. Hatırlamam ben, anlatır büyüklerim, dökmüş mübarek kanını kutsal vatan topraklarına Balkan Harbi'nde. Yeter bu şeref hem şan bana, ne lazım tarla? (...) Dolaşır benim de damarlarımda şükür dayım Hasan Bey'in mübarek kanı!"


Murtaza, 1927 yılındaki mübadelede annesi ve kardeşiyle birlikte Yunanistan'dan Türkiye'ye göç etmiş bir muhacirdir. O dönemde göç eden diğer muhacirlerin aksine göçmen olmanın ayrıcalıklarıyla zengin olmayı reddetmiştir. Dürüstlük ve doğruluk uğruna her şeyi feda eden Murtaza'nın aşırı dürüstlüğü yüzünden annesi yokluk içinde ölür ve erkek kardeşi kendisini terk eder. O ise şehit Kolağası Hasan dayısını örnek almakta, onun gibi kahraman olmak istemektedir. 

Dayısı gibi üniforma giyebilmek için gece bekçiliği işini kabul eden Murtaza, İstanbul'da bir gecekondu mahallesinde karısı ve çocuklarıyla yaşam mücadelesi verir. 

---------içerik uyarısı-------------


Orhan Kemal, Murtaza'da tüm romanlarında olduğu gibi küçük insanı anlatır. Murtaza, kendi küçük hayatında büyük vazifelere koşulduğunu sanan idealist fakat gülünç bir tiptir. "Seçilmiş" manasına gelen "Murtaza" ismi, Orhan Kemal'in bilinçli bir tercihi olmalı. Çünkü Murtaza, kendisini tüm insanları disiplin etmek için seçilmiş biri olarak görür. 

Murtaza, bozuk bir toplumsal düzen karşısında başarısızlığa mahkum bir düzenleyicidir. Hatta romanda bir Don Kişot olarak düşünüldüğü söylenebilir. Romanda geçen "Her milletin Don Kişotları olacaktır." sözü de bunun kanıtıdır. 


---------içerik uyarısı-------------

"Burada sanki demirden atlar, beton döşeme üzerinde alabildiğine koşarlarken öfkeli şakırtıları ile dokuma tezgâhları, döşeme, tozlu putreller, tezgâhları başında elleri boyuna işleyen dokumacılar, havada uçuşan pamuk tozları, her şey, herkes titriyor, sarsılıyordu."


Murtaza, idealistliği ve görev bilinciyle gece bekçiliği yaptığı mahallede göz açtırmaz. Her şeye müdahale eder. Bazen de gülünç durumlara düşer. Kedilerle bile mücadele halindedir. Herkesle olduğu gibi ailesiyle de çatışma içindedir. Sonunda onun bekçiliği mahalleliyi rahatsız eder. Hırsızlarla, ahlaksızlık yapanlarla mücadelesi iyidir ama kendi evinde, işinde olan bazı insanlar da Murtaza'nın saat bilmez baskılarından, müdahalelerinden bıkıp usanmışlardır. 

Murtaza, baskıya dönüşen görev anlayışı yüzünden mahallelinin şikayeti üzerine işten çıkarılır. Ardından müdürü tarafından bir fabrikaya kontrol memuru olarak işe alınır. 

---------içerik uyarısı-------------


Murtaza; katı bir ödev ahlakıyla insanları kendinden uzaklaştıran, dürüstlüğü şiar edinirken insaniyetini kaybeden ve sevilmeyen bir karakter. Orhan Kemal bir yandan tüm ülkenin insanlarını disipline etme amacı taşısa da zenginlere ve iktidar sahiplerine şuursuzca boyun eğen, emredenleri üstün tutan, kendi sınıfını hor görerek yabancılaşan bir karakter çizer Murtaza ile. Hilmi Yavuz onu, insan değerlerinden kopmuş bir hoş görmezliği simgelediği için zorba, bu hoş görmezliğin içinde saçmalığa varan bir inatla direttiği için de gülünç bulur. 

Murtaza trajikomik değil de sadece trajik ya da sadece komik bir karakter olarak çizilseydi eğer, bu kadar katmanlı bir karakter olmazdı. En üst katmandan bakıldığında amirlerine yaranma çabasında olan, dalkavuk biri gibi görünüyor. Ancak karaktere derinlemesine bakıldığında Murtaza'nın aslında böyle davranmasının altındaki sebepler çok karmaşık. Hayatta derdi para pul veya rütbe değil. O, görevini en iyi şekilde yerine getirmek istiyor. Bunun dışında Murtaza'nın birtakım değerleri var: vatanseverlik, yenilen her kuruşu hak etmek, verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmak vs. Murtaza'ya bu açıdan baktığınızda ona saygı da duyabilirsiniz.   


---------içerik uyarısı-------------

"Murtaza kafasına iskemle yemekten memnundu. Dayısı nasıl Balkan Harbi'nde mübarek kanını kutsal vatan topraklarına döktüyse o da bir çeşit düşman demek olan Serbestlilerin iskemle darbesiyle aynı kutsal topraklara kanını dökmüştü."


Murtaza kontrol memuru olarak işe başladığı fabrikada da düşman kazanmakta gecikmez. İşçisinden amirine işten kaytardığını gördüğü herkesi disiplin altına almaya çalışır. Ona isyan eden işçilerle boğuşurken bir taraftan da yeni kurulan Demokrat Parti'ye destek verenlerle mücadele eder. Ona göre, düşmanı vatandan kovmuş İsmet Paşa'ya ve CHP'ye laf atanlar vatan hainidir. 

Bir gün kendi kızlarının iş başında uyuduğunu gören Murtaza çok sinirlenir ve onları döver. Başına darbe alan küçük kızı beyin kanaması geçirip ölür. 

---------içerik uyarısı-------------


Murtaza romanı çok partili döneme geçiş sürecinin romanıdır. 1957 yılında basılan roman 1945 sonrası dönemde geçer. Cumhuriyet sonrası bir memur tiplemesi olan Murtaza, kuralcılığı ve otoriteyi kutsamasıyla Orhan Kemal'in işgüzar ve kukla memur profiline bir tepkisidir. Murtaza'nın İnönü'nün partisine sıkı sıkıya bağlılığı ve Demokrat Parti'ye düşmanca tepkisi de bu otoriteyi kutsamasındandır. 


---------içerik uyarısı-------------

"Onun için ikinci oğlu ağabeysi gibi olmayacak, ilki, ortayı bitirdikten sonra askeri liseye girip Kolağası Hasan Bey gibi subay olacaktı, ondan sonra da şehitlik şerbetini içecekti. Bunun böyle olacağına aklı iyice yatmıştı. Murtaza nasıl ki Hasan Bey dayısının hıh demiş burnundan düşmüş, kardeşiyse tam tersi çıkmışsa, doğacak küçük oğlan da ağabeyine benzemeyecek, hıh deyip büyük dayısının burnundan düşecekti."


Murtaza, çocuklarından da kendileri gibi olmalarını bekler. Ancak büyük oğlu tam bir hayal kırıklığıdır. Askeri okula gitmeyip sanat okuluna gittiğinde ondan umudu kesmiştir. Küçük oğlu ise Murtaza'nın istediği gibi askeri okula gideceğini söylese de aslında onu kandırmaktadır. Tek derdi babasından para koparmaktır. Bir gün bakkaldan çeyrek ekmek çalarken yakalanınca Murtaza'nın dünyası yıkılır. Oğlunu kendi elleriyle mahkemeye götürür, onun hapse atılmasını ister. Çünkü dürüstlüğü bunu gerektiriyordur. 

---------içerik uyarısı-------------


Orhan Kemal, insanı toplumdan ayrı düşünmez. O, tüm eserlerinde bütüncül bir bakışla bireyi çevresiyle birlikte ele alır. Hiç değişmeyen tema ise ezen-ezilen, haksızlık ve boyun eğiştir. Murtaza karakteri de romanda bir birey olmaktan ziyade toplumsal bir tip olarak karşımıza çıkar. O, roman boyunca hep aynı kişidir. Ne kazara kızını öldürmesi ne de oğullarından yana yaşadığı hayal kırıklıkları onu değiştirir.

Orhan Kemal, Murtaza karakterini yazarken gerçek hayatta tanıdığı bir bekçiden ilham almış. Yazarın eşinin de teyit ettiği bu bilgi, onun inanılmaz derecede gerçekçi karakterleri nasıl yarattığı hakkında bir ipucu niteliğinde. 

Orhan Kemal'in Bekçi Murtaza'sı önce roman olarak çıkar okurun karşısına. Sonra tiyatroya uyarlanır. Öyle sevilir ki Yeşilçam'a gider ve iki kez de beyaz perdeye taşınır. Ama romanın yeri ayrıdır ve her devirde okunmaya devam eder. Orhan Kemal'in Murtaza'sının günümüze hâlâ söyleyecekleri var, diğer tüm karakterlerinin de olduğu gibi.


Murtaza bir müzik olsaydı:


Fotoğraf: cagla.dogann (İnstagram)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKÇE YAZILMIŞ İLK ROMAN: TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

BİR İRONİNİN ROMANI: SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ

BİR İDEOLOJİNİN ROMANI: TURFANDA MI YOKSA TURFA MI