BİR İRONİNİN ROMANI: SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ

 


"Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki zaman ve mekân, insanla mevcuttur."


Toplum kendi yatağında su gibi akıp giden zamanla beraber birçok değişim geçirir. Ancak bu tufana kapılıp gitmeyenler hayatın gelip geçici olduğunu, içinde bir yerde ince bir hiciv olduğunu, bir mizah barındırdığını görebilirler. Şüphesiz hayatın içinden kesitleri, dönemin ruh halini iyi seçilmiş imgelerle anlatan en kıymetli yazarlarımızdan biridir Ahmet Hamdi Tanpınar. 


    AHMET HAMDİ TANPINAR:


1901 yılında, İstanbul'un Fatih ilçesinde, Şehzadebaşı semtinde dünyaya geldi. Çocukluk günlerini ve lise yıllarını babasının kadı olması münasebetiyle farklı illerde geçirdi. Lise öğrenimini tamamladıktan sonra yüksek öğrenim için İstanbul'a gitti. 1919'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girdi. Burada Yahya Kemal'in öğrencisi oldu. 1921-1923 yılları arasında Yahya Kemal'in çıkardığı Dergâh mecmuasında on bir şiiri yayımlandı. İlk romanı Mahur Beste, Ülkü dergisinde tefrika edildi. Önemli eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün de 1954 yılında Yeni İstanbul gazetesinde tefrikası yapıldı. Tanpınar'ın bu eseri yaklaşık yirmi iki yıl sonra 1976'da kitaplaşacaktı. 

Ahmet Hamdi Tanpınar 1962 yılının 24 Ocak günü, geçirdiği kalp spazmı sonucu hayata gözlerini yumdu. Naaşı Aşiyan Mezarlığı'na, çok sevdiği hocası Yahya Kemal'in yakınına defnedildi. Ve mezar taşına o meşhur mısra işlendi: "Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında."


    SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ:


----------içerik uyarısı------------

"Her ne olursa mazim bugünkü vaziyetimden bana bütün bir mesele gibi geliyor. Ne ondan kurtulabiliyorum ne de tamamiyle onun emrinde olabiliyorum."


Hayri İrdal, yoksul bir ailenin çocuğudur. Babasına dedesinden miras kalan, "Mübarek" adını verdikleri ayaklı saat; Hayri'nin hayatında önemli bir yere sahiptir. Saatin bir ruhu olduğuna inanan annesinin etkisiyle büyüyen Hayri, dayısının ona on yaşındayken hediye ettiği saatle uğraşarak günlerini geçirir. İyi bir öğrenci değildir. Bir süre sonra başarısız eğitim hayatına son verip Saatçi Nuri Efendi'nin yanına çırak girer. 

Nuri Efendi görmüş, geçirmiş, filozof bir adamdır. Hayri İrdal, yanında çalıştığı zaman boyunca Nuri Efendi'den çok şey öğrenir. 1912'de Nuri Efendi'nin ölümüyle ortada kalan Hayri İrdal askere alınır. Terhis olup döndüğünde ise her şeyin çok değiştiğini görür. Babası ölmüştür ve etraf yeni terhis olmuş asker kaynadığından iş bulması iyice zorlaşmıştır. 

----------içerik uyarısı------------


Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde Ahmet Hamdi Tanpınar, Doğu ve Batı arasında bocalayan insanları, onların düştükleri gülünç durumları alaya alarak eleştirir.  Roman, dört bölümden oluşur: "Büyük Umutlar" bölümü Tanzimat öncesi, "Küçük Hakikatler" bölümü Tanzimat sonrası, "Sabaha Doğru" ve "Her Mevsimin Bir Sonu Vardır" bölümleri Cumhuriyet ve Cumhuriyet sonrası dönemi anlatır. Hayri İrdal, çağın ve olayların içinde olmasına rağmen diğerlerinden farklı kişiliğiyle olup bitene dışardan bakar.


----------içerik uyarısı------------

"Bu insanları hep bir çeşit aralıkta yaşıyorlarmış gibi düşündüm. İsterseniz onlara kapının dışında kalanlar da diyebiliriz. Muasır zamana girememiş olmanın şaşkınlığı içinde yarı ciddi yarı şaka, tembel bir hayat..."


Sıkıntılı, işsiz günlerinden sonra Hayri İrdal, Nuri Efendi'nin muvakkithanesinden tanıdığı Abdüsselam Bey'in himayesine girer. Kızı yerine koyduğu Emine'yle onu evlendirip evine alan Abdüsselam Bey vefat ettiğinde ise komik bir miras davasıyla karşı karşıya kalır. Sonrasında bir arkadaşıyla dalga geçmek için uydurduğu bir elmas yalanı yüzünden mahkemeye yeniden düşer. Mahkemedekiler onun anlattıklarını tutarsız bulup akli dengesinin yerinde olmadığına karar verirler. Adli tıbba sevk edilen Hayri İrdal, psikanaliz ve rüyalarla kafayı bozmuş hatta onun rüyalarını beğenmeyip ona rüya sipariş eden Doktor Ramiz ile tanışır. Doktor Ramiz ve arkadaşlarıyla müdavimi oldukları kıraathanede ispritizma cemiyetini kurarlar.

Bu sıralarda Hayri İrdal'ın Ahmet isminde bir oğlu olur. Aynı dönemlerde eşi Emine çok hastalanır ve vefat eder. Hayri birkaç işe girip çıkar. Uzun süre yoksulluk çeker. Ve bir gün hayatını değiştirecek adamla, Halit Ayarcı'yla tanışır. 

----------içerik uyarısı------------


Hayri İrdal'ın müdavimi olduğu kıraathane, Tanzimat sonrası modernleşme sürecinin bir sahnesi gibidir. Tarihi ve coğrafi zorunluluk gereği Batı'ya yönelmiş ama ne eskiyi bırakabilmiş ne de yeniyi tam olarak alabilmiş bu insanları Tanpınar, "eşikteki insanlar ve ciddi bir sorunun ciddiyetsiz muhatapları" olarak görür. Ona göre, sorunun alaya alınması çözümü imkansız hale getirmiştir. Günümüzde Doğu-Batı sorununun hâlâ devam ediyor olması da Tanpınar'ın bu görüşünü destekler niteliktedir. 


----------içerik uyarısı------------

"Orijinal ve yeni... Dikkat edin, yeni diyorum. En büyük harflerle yeni! Yeninin bulunduğu yerde başka meziyete lüzum yoktur."


Hayri İrdal işsizlik ve yoksulluk içindeyken Ayarcı'ya rastladığında yaşamında yeni bir dönem açılır. Herkesin aşağıladığı İrdal, Ayarcı'nın kurduğu Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde önemli bir mevkiye getirilince rahata, paraya, üne kavuşur. 

Saatleri Ayarlama Enstitüsü ne iş göreceği belli olmadan kurulmuş, yeni yeni kadrolarla şube açıp gittikçe genişleyen bir kurumdur. Hayri İrdal bu kurumun ne iş yaptığını anlayamaz. Halit Ayarcı'nın ülküsü sadece yeniliktir. Bu düşünce tarzına bir türlü alışamayan Hayri İrdal, çalıştığı Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde yapılanlara ayak uyduramayıp karşılaştığı şeylere sağduyusu ile zaman zaman karşı çıktıkça yeniyi anlamamakla suçlanır. 

----------içerik uyarısı------------


Tanpınar'ın yenileşmekle alay etmesi, onun tümden yeniliğe karşı biri olduğunu göstermez. Onun taraftar olduğu yenileşme köklerimizden kopmadan yapılandır. O, yeni yaşam biçimlerini yine Türk toplumunun yaratmasını ister. Romanında yeniye inanmış gibi görünen ama aslında çıkarlarını düşünen politikacı ve aydınları hedef alır.

Romandaki eleştirinin ana hatlarını şöyle anlatabiliriz: İnsanları mutluluğa götürmeye ve ihtiyaçlarını gidermeye yönelik değil insanlara yeni ihtiyaçlar sunmaya yönelik çalışmalar yapma ve bunun ekonomik getirisini ön plana alma. Saatleri Ayarlama Enstitüsü de bunları sembolize eder. Burada sonu kapitalizme varacak olan liberal iktisat anlayışının eleştirisi yapılır.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü fikri tam anlamıyla abestir (saçmadır). Üzerinde düşünülmüş bir fikir olmamasına rağmen, işlevsiz olmasına rağmen insanların bir şekilde satın aldığı bir fikirdir. Bu enstitü bugün neyi temsil ediyor diye sorulsa medyayı temsil ediyor, diyebiliriz. Tamamen işlevsiz bir şey, medya sayesinde çok önemliymiş gibi topluma kabul ettirilebilir.


----------içerik uyarısı------------

"Siz teşebbüs fikrinden mahrumsunuz. Sonra idealistsiniz. Realiteyi görmüyorsunuz... Hulâsa eski adamsınız. Yazık, çok yazık! Biraz realist olsanız bir parça, ufak bir miktar, her şey değişirdi."


Saatleri Ayarlama Enstitüsü gittikçe ünlenir. Gazetelerde Halit Ayarcı ve Hayri İrdal hakkında haberler çıkar. Bürokratlar, politikacılar, zengin yabancılar enstitüyü sürekli ziyaret ederler. Halit Ayarcı, kurumun önemini göstermek için yalan yanlış şeyler uydurur. Hayri, bu saçma ortamda kendine iyice yabancılaşmıştır. 

Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ne Halit'in orada olmadığı bir gün ecnebi bir heyet gelir. Heyet 0113'ü arayarak saatin kaç olduğunu öğrenir. Bunun üzerine böyle bir kolaylığa rağmen niçin bu enstitüyü kurduklarına dair sorular sorarlar. Ecnebi heyetin Hayri İrdal'a sordukları sorular zaten onun uzun zamandır cevap veremediği sorulardır. Hayri, Ayarcı'yı arar fakat ulaşamaz. Aradan üç gün geçtikten sonra müessesenin lağvedildiği emri gelir. 

----------içerik uyarısı------------


Romanda hiciv konusu olmayan iki kişi vardır: Saatçi Nuri Efendi ve Hayri İrdal'ın oğlu Ahmet. Geleneği temsil eden Nuri Efendi'yle bir cumhuriyet genci olan Ahmet'in ortak özellikleri Berna Moran'a göre işlerinin sorumluluklarını üstlenen kişiler olmalarıdır. Romanda bu düşünceyi Tanpınar: "İş; insanı temizliyor, güzelleştiriyor." cümleleriyle dile getirir. Buna göre Tanpınar'ın insanımız için işaret ettiği çıkar yol, iş ahlakından geçiyor, diyebiliriz. 

Ahmet Hamdi Tanpınar hiç şüphesiz Türk edebiyatının köşe taşlarından biri. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'yle toplumun çarpık yönlerini hicvederken mükemmel kurgusuyla edebi zevkimize hitap ediyor. 

Eserleriyle zamanda bir kapı aralayıp fikirlerini günümüze taşıyan Ahmet Hamdi Tanpınar'ı bugün daha iyi anlıyoruz. Zaman onun için tükenmiş olabilir ama ölümsüz eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü için hâlâ işlemeye devam ediyor.


Saatleri Ayarlama Enstitüsü bir müzik olsaydı:


Fotoğraf: __afitabb_ (İnstagram)





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKÇE YAZILMIŞ İLK ROMAN: TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

BİR İDEOLOJİNİN ROMANI: TURFANDA MI YOKSA TURFA MI