YANLIŞ BATILILAŞMA: FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ

Okuması oldukça keyifli bir roman Felatun Bey ile Rakım Efendi. Ahmet Mithat Efendi'nin, hepsi birbirini andıran onlarca kitabından belki de en güzeli. Dönemin insanını yansıtması bakımından oldukça değerli. Ancak edebiyatı "ahlak dersi" olarak gören Ahmet Mithat'ın bu romanı teknik bakımdan -ilklerden olması hasebiyle doğal olarak- kusurludur.

! Yazının devamında içerik hakkında bilgiler yer almaktadır !

Romanında Ahmet Mithat, doğru insan ve yanlış insanı gösterebilmek için iki karakter yaratmıştır. Yanlış insan tipi Batılılaşmayı yanlış anlayan ve yaşayan Felatun Bey'dir. Öyle ki onun ismi bile Batı özentisi olduğunu haykırır (Felatun = Platon). Doğru insan tipi ise Doğu ve Batı kültürünü sentezlemeyi başarmış Rakım Efendi'dir.

Ahmet Mithat; Rakım ve Felatun'u sürekli kıyaslar. Felatun'u cahilliğinden ötürü sürekli küçük düşürür. Felatun'un aksine Rakım adeta bir ahlak timsalidir.

Felatun Batılılaşmayı yiyip, içip eğlenmek sanır. Babasından kalan bütün mirası sevgilisiyle bitirir. Mirasyedinin, servetini eğlence hayatında har vurup harman savurması teması, Tanzimat romanına özgü bir şey değil aslında. Mirasyedicilik çeşitli Türk halk hikâyelerinde, özellikle İstanbul meddahlarının hikâyelerinde sık sık işlenen bir motiftir. Ama ilk kez Ahmet Mithat'ın Felatun'unda mirasyedilik ile alafrangalık birleşir.

Yazar; Felatun'un Polini ile olan ilişkisini eleştirirken Rakım'ın, kendisinden yirmi yaş büyük Yozefino ile olan ilişkisini eleştirmez. Hatta bunu sonradan güzel bir dostluğa çevirerek över. Ahmet Mithat'ın bu yaptığı kendisi ile çelişir. Çünkü bu konuda Felatun ve Rakım'ın tek farkı bu iki kadına para yedirip yedirmeyişleridir.

Ahmet Mithat, Canan karakteri ile cariyelik kurumunu göklere çıkarır. Canan bir köle olarak o kadar güzel bir muamele görür ki İngiliz kızları bile Canan'ı kıskanır, onun yerinde olmak ister. Hatta Ahmet Mithat, kitabın bir bölümünde odalık olmanın bir cariye için gurur verici olduğunu bile ima eder. Halbuki bir köleye bu kadar iyi davranılması çok uçuk bir fikirdir ve gerçekçilikten uzaktır. (Yoktur, olamaz demiyorum. Ancak, bu romana çok yakın bir tarihte yazılan "Sergüzeşt" adlı romanda S. Sezai, kölelikle ilgili dönemin gerçeklerini yüzümüze tokat gibi çarpar.)

Felatun ve Rakım'ı anlatan bu romanda bir yerden sonra ağırlıklı olarak Rakım anlatılır, Felatun geri plana atılır. Oysa Ahmet Mithat'ın Felatun'u gülünç durumlara düşürmesi okuyucuya Felatun'u sevdirmiştir. Hatta romanın en eğlenceli bölümleri Felatun'a ait bölümlerdir. Örneğin, "mayonez meselesi".

Ahmet Mithat Efendi, romandaki olaylara sürekli müdahale eder ve okuyucu ile konuşur. Bu, onun yetiştiği gelenekle ilgilidir. Ahmet Mithat; halk ve meddah hikâyeleri ile büyümüş olmalıdır. Bu yüzden romanında bir meddah gibi okuyucuya seslenir.

Romanda Karagöz'ün etkisi de görülür. Ahmet Mithat, yanlış anlaşılmalarla gülünçlük yakalamaya çalışır. Örneğin; Mustafa Meraki Efendi'nin uşağı Mehmetçik, söylenilen şeyleri yanlış anlayarak Karagözvari bir komikliğe sebep olur. "Çorba içmek" anlamına gelen "supe içmek" kelime grubunu, "sopa yemek" olarak anlar.

KENDİME NOT:

Bir gün mutlaka "mayonezli balık" yemeyi denemeliyim.


 YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR:

İnci Enginün - Tanzimattan Cumhuriyete Yeni Türk Edebiyatı
Berna Moran - Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış (Cilt 1)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKÇE YAZILMIŞ İLK ROMAN: TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

BİR İRONİNİN ROMANI: SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ

BİR İDEOLOJİNİN ROMANI: TURFANDA MI YOKSA TURFA MI