ÜST KURMACANIN ERKEN ÖRNEĞİ: MÜŞAHEDAT



"Biz ki henüz fazilet-i kadime-i medeniyesi emraz-ı maneviye-i ecnebiyye ile büsbütün tagayyür etmemiş Osmanlılarız, Avrupa romancılarının asıl, ne gibi emraza hizmetkâr olduklarını bilmediğimiz halde de romandan, romancılıktan bahsederiz."


Doğu ve Batı...  Bu iki uygarlığın ezeli karşılaşmasında Tanzimat Dönemi Osmanlı aydını arada kalmış, sancılı sürecin başlangıcını bizzat yaşamıştı. Bir tarafta onurlu Doğu; bir tarafta ilerlemeci, güçlü Batı... Bu zor tercihe en çok kafa yoran aydınlardan biri olarak Ahmet Mithat, Doğu ve Batı'nın iyi yanlarını harmanlayarak bir çözüm yolu bulmaya çalışmıştır. Eserlerini bu minvalde, halkı eğitmek için kaleme almıştır. 1890 yılında yazdığı Müşahedat da bu romanlardan biridir.


    AHMET MİTHAT EFENDİ:


Yazar, 1844'te İstanbul'da doğdu. Orta halli bir esnaf olan babasını küçük yaşta kaybetti. Üvey ağabeyinin himayesinde eğitimine başladı. Çalışkanlığıyla Mithat Paşa'nın gözüne girdi. Paşa ona kendi adını verdi. 1869'da Mithat Paşa ile birlikte Bağdat'a gitti. Vilayet Matbaası ve Resmi Vilayet Gazetesi'nin müdürlüğünü yaptı. İlk kitabı olan Hâce-i Evvel adlı ders kitabını burada yazdı. 

1872'de Namık Kemal'le tanıştı. Devir ve Bedir adında iki gazete çıkardı. Bu gazeteler kapatılınca Dağarcık ve Kırk Ambar dergilerini yayımladı. Bu dergilerde çıkan yazılar nedeniyle Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik gibi yazarlarla birlikte Rodos'a sürgün gönderildi. Üç yıl kaldığı Rodos'ta, Medrese-i Süleymaniye adında bir okul açıp ders verdi. V. Murat'ın affıyla 1876'da İstanbul'a döndü. Aynı yıl, İttihat gazetesini yayımlamaya başladı. Devletin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi ve devletin basımevi olan Matbaa-i Amire'nin müdürlüğüne atandı.

Farklı türlerde yüze yakın kitabı bulunan, "Hâce-i Evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat, 1910'da ölünceye kadar hayır kurumlarında öğretmenlik yaptı.


    MÜŞAHEDAT:


------------içerik uyarısı---------

"Nasıl müteşevvik olmayayım ki, karilerime tabiîyattan bir roman arzetmek için bir hayli zamandan beri düşünüp durduğum hâlde roman, hem de daha mükemmeli tasavvura sığamayacak kadar bir tabîlikle fiilen ve maddeten ayağıma kadar kendi kendisine geldi."


Ahmet Mithat, çalıştığı gazeteye gitmek için bindiği Şirket-i Hayriye vapurunda yazmayı tasarladığı roman üzerinde düşünebileceği sakin bir yer arar. Bu sırada iki Ermeni genç kadının konuşmalarına kulak misafiri olur. Bu konuşmada, kadınlardan birine ihanet etmiş gaddar bir adamdan ve bu adamı kendisine adeta evlat edinmiş bir efendiden bahsedilmektedir.  

Ahmet Mithat, aradığı roman konusunu bulduğunu düşünerek çok sevinir. Bundan sonra artık bu konunun peşini bırakmayarak ve her ayrıntısını olayları bizzat yaşamış karakterlerin ağzından dinleyebilmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. 

Vapurdan inip onları takip eder ve evlerinin kapısını çalar. Durumu izah edince olumlu bir tepkiyle karşılaşır. Çünkü genç kızlardan biri Siranuş, Ahmet Mithat'ın romanlarını okumuş ve ona hayrandır. Arkadaşı Agavni ile birlikte ona romanı için yardım edecekleri sözünü verirler. 

------------içerik uyarısı---------


Ahmet Mithat kendinden önce romanlar yazılmış olmasına rağmen ilk romancımız sayılır. Çünkü çok sayıda roman yazmış, bu alanda popüler olmuş ilk yazarımızdır. Müşahedat romanının hem Ahmet Mithat'ın romancılığında hem Türk edebiyatında hatta dünya edebiyatında önemli bir yeri vardır. Çünkü yazar, bizzat Ahmet Mithat olarak romanın karakterlerinden biri olmuş, romanın yazılışını romana konu etmiştir. Bu, Türk edebiyatında ilk olmakla birlikte o dönem dünya edebiyatında da birkaç örneği dışında yenidir. 

Müşahedat'ın bir üst kurmaca olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Müşahedat kendi yazılış serüvenini anlatıyor. Ama bundan dolayı ona postmodern roman diyemeyiz. Postmodern romanların çok karakteristik özellikleri vardır ve üst kurmaca bunlardan sadece bir tanesidir. 


------------içerik uyarısı---------

"Koca roman tamam da, pek çok roman meraklılarımızın ya hayalî veyahut sırf cinayet üzerine mübteni romanlardan usanarak mucidi Emile Zola olmak üzere arzu eyledikleri tabiî romanlardan birisi! Bir mükemmeli!"


Sonraki gün Ahmet Mithat, Siranuş'un hikâyesinde geçen bir diğer karakteri, Agavni'nin sevgilisi olan Refet'i bulur. Refet, Seyit Mehmet Numan adlı bir tüccarın yanında çalışmaktadır. Hikâyeyi bir de ondan dinler. Vapurda tanık olunan ilk konuşmada adı geçen gaddar adamın Siranuş'u evlenmek vaadiyle kandırmış ve bu vesileyle patronu ve manevi babası olan Seyit Mehmet Numan'dan yüklü miktar para alarak nikah günü kaçmış olduğu anlaşılır. Bu olaydan sonra Seyit Mehmet Numan, Siranuş'u himayesine alarak onu Agavni'nin yanına yerleştirmiştir.

------------içerik uyarısı---------


Ahmet Mithat, artık dost olduğu Siranuş, Agavni ve Refet'ten dinlediği hikâyeyi yazmakta, bir yandan da yazdıklarını onlara okuyarak görüşlerini almaktadır. Romanın yazılması sürerken yeni olaylar Ahmet Mithat'ın etrafında gerçekleştiğinden hem romanın hem romanda anlatılan romanın yazarı olan Ahmet Mithat bu olaylara bizzat müdahale etmeye, yön vermeye başlar.

Ahmet Mithat kitabın ön sözünde natüralist bir roman yazdığını dile getirir. Bu anlayışa göre gerçek, olduğu gibi yansıtılmalıdır. Ancak Emile Zola gibi bazı natüralistler hep kötüyü yazmış, iyilikleri görmezden gelmiştir. Ahmet Mithat'sa Müşahedat'ta hem iyiyi hem kötüyü yazarak, kendisini de romanın içine katarak en doğalcı romanı yazmış olacaktır. Romanına "tanıklık" anlamına gelen "müşahedat" ismini de bu yüzden seçmiştir. 


------------içerik uyarısı---------

"Neyse, inşallah bizde ticaret fikri gelişir ve onunla ilgili bilgiler yayılır da bizden sonraki romancılar ticaretin önemini ve tüccarın büyüklüğünü bu suretle okuyucuya anlatmayı hasılı tahsil ve malûmu ilâm addederler."


Ahmet Mithat, aynı zamanda Refet'in de patronu olan Seyit Mehmet Numan'la bizzat görüşür ve sevgisini kazanır. Ticaret üzerine bolca sohbet ederler. Bu arada Seyit Mehmet Numan'ın kızının Refet'e âşık olduğu ortaya çıkar.  Refet başta hiç istemese de daha sonra Seyit Mehmet Numan'ı üzmemek için bu kızla evlenmeyi kabul eder. Fakat bu kez de Agavni engel olur ve evlilik gerçekleşmez. 

Refet'in Seyit Mehmet Numan'ın kızıyla evlenmemesi üzerine Siranuş ihtiyar adamın kendisini himayeye devam etmeyeceğinden korkar. Bunun üzerine Ahmet Mithat Siranuş'a piyano ve Fransızca öğretmenliği yaparak rahatlıkla geçinebileceğini anlatır. Genç kadın teklifi sevinçle kabul eder. 

Her şey yolunda gittiği günlerde, Feride, sevdiği adamın kendisini uğruna reddettiği kadını, Agavni'yi öldürmek için bir plan yapmaktadır. 

------------içerik uyarısı---------


Ahmet Mithat, geçtiğimiz yüzyıldan itibaren Batı'yla aramızdaki mesafenin fazlaca  açılmış olduğunu görmüş, bunun telafisi üzerine düşünüp Batı'dan öğrendiklerini romanlarıyla halka aktarmayı görev bilmiş yazardır. Bu minvalde eserlerinde, toplumdaki sosyal problemleri, aile içi geçimsizlikleri, eş seçme hürriyeti gibi konuları işlemiştir. En çok üzerinde durduğu mevzu ise ticarettir. Osmanlı'nın; tüccar sınıfının yeterince gelişmemesi ve çalışmadan para kazanmayı amaçlayan memur zihniyetinin devletin parasını sömürmesi yüzünden yoksullaştığını savunur.


------------içerik uyarısı---------

"Dört beş aydır doğrudan doğruya alaka kurarak meşgul olduğum şu roman, bazı ahbab arasında duyulmaya başlamıştı. Siranuş adı Osmanlı aileleri arasında zaman zaman gece toplantılarının konusu oluyordu. Bu kız için hayal etmekte olduğum istikbal de bazı kişilerin işittiği bir şey olup hatta bunu tasvib edenler de bulunuyordu."


Bir tatil günü Siranuş, Agavni ve Refet; daha sonra Ahmet Mithat'ın da katılacağı gezi için Kadıköy'e gitmek üzere vapura binerken Feride'nin tuttuğu bir Yahudi, Agavni'nin üzerine atılır ve onu denize atarak öldürür. Bu olay herkesi derinden etkiler. Kısa süre sonra Feride çektiği vicdan azabına dayanamayarak hastalanır ve ölür. 

Siranuş'u ve Seyit Mehmet Numan'ı kandırıp paralarını alan ve kaçan Karnik de yakalanır. Bu olay ve daha sonrasında işlediği bir cinayet sebebiyle idama mahkum edilir. Böylece olaylar çözümlenmeye ve roman sona doğru yaklaşmaya başlar. 

Siranuş, öz babasının Müslüman bir binbaşı olduğunu öğrenir. Kendi isteğiyle o da Müslüman olur. Bu arada Refet ve Siranuş'un çok uzun zamandan beri birbirine âşık olduğu fakat ikisinin de Agavni'ye duyduğu sevgi ve yakınlık sebebiyle bunu sakladığı anlaşılır. Agavni'nin talihsiz ölümüyle bu engel ortadan kalkar ve evlenirler. 

Kızının ölümü sebebiyle üzgün olan Seyit Mehmet Numan da malının Medineli fakirlere dağıtılmasını vasiyet ederek Hac'da ölür. Roman, romanda anlatılan romanın bitmesiyle son bulur. 

------------içerik uyarısı---------


Ahmet Mithat'ın karakterlerine babacan yaklaşımıyla tüm kötüler cezalarını bulmuş, iyilerse mükafatlarını almıştır. Berna Moran, Ahmet Mithat'ın romandaki ideal kişiliği ve okuru sürekli hesaba katmasıyla ilgili olarak onun kendi okurunu yarattığını, hatta ona kişilik kazandırdığını söyler. 

Müşahedat, emekleme dönemindeki Türk romanının en ilginç örneklerinden biri. Döneminin çok canlı bir tablosunu çizmesinin yanında anlatım tekniği bakımından da zamanının çok ötesinde bir eser. Bu eserle Ahmet Mithat tam bir asır öncesinden bize ders vermeye devam ediyor.


Müşahedat bir roman değil, bir müzik olsaydı şu olurdu:



Fotoğraf: nidaninguncesii (İnstagram)


Yorumlar

Yorum Gönder

Görüş ve eleştirileriniz benim için değerlidir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

TÜRKÇE YAZILMIŞ İLK ROMAN: TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT

BİR İRONİNİN ROMANI: SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ

BİR İDEOLOJİNİN ROMANI: TURFANDA MI YOKSA TURFA MI